Kan analizleri, kemik grafileri olmadan raşitizme karar vermek güçtür.
D vitamini eksikliğinde alınan kalsiyumun %30’u,varlığında ise %80’i emilir.
Yeterli D vitamini alınamaması durumunda;
Özellikle bebeklerde kalsiyum eksikliğine bağlı nöbetler(havaleler),
Büyümede yavaşlama,
Oturma ve yürümede gecikme,
Terleme,
Kafa şeklinde değişimler,
Büyük bıngıldak,
Bacaklarda eğrilik,
Sık akciğer enfeksiyonları yaşanabilir.
Yapılan çalışmalar annelerin %80’ninin D vitamini düzeyinin yeterli olmadığı,
Buna bağlı olarak doğan bebeklerinin de D vitamini düzeyinin yetersiz olduğunu gösterilmiştir.
Hamilelik döneminde D vitamini kullanılmasının sakıncası bulunmamaktadır.
İlk aylarda bebeklerin yeterli güneş görememesi,
Anne sütü ve ek gıdalardaki D vitamini miktarının yetersizliği nedeniyle
Doğumdan itibaren tüm çocuklara en az 1 yıl süre ile her gün 400 Ü D vitamini verilmelidir.
Güneş ışınları ile deride yapılıp vücutta biriken D vitamini toksik etki göstermemektedir.
Ancak ağızdan alınan fazla dozda D vitamini toksik etki yapabilir.
Bu nedenle çocuklara erken diş çıkarma, erken yürüme amacıyla D vitamini yüklemesi yapılmamalıdır.
Fazla D vitamini alınması kemiklerde kalsiyum birikimine, dolayısıyla fiziksel geriliklere ve böbrek sorunlarına yol açabilir.
Bıngıldağı küçük fakat baş gelişimi, baş çevresi ölçümleri ayına uygun olan bebeklerin D vitaminleri kesilmemelidir.
Vücuttaki D vitamini durumu 25-hidroksi vitamin D (25-OHD) düzeyi ile değerlendirilir.
30 ng/ml altındaki değerler düşük ya da yetersiz olarak kabul edilir.
Karaciğer, yumurta sarısı, yağlı balıklar D vitamininden zengin besinlerdir.
Demir
Demir, yaşam için çok önemli bir elementtir.
Tüm hücrelerin normal yapısı ve işlevi için gereklidir.
6-24 ay arası beynin demire en çok ihtiyacı olduğu dönemdir.
Demir eksikliğinde sadece kansızlık değil, başta sinir sistemi olmak üzere tüm sistemler etkilenmektedir.
Demir eksikliği çocuklarda algılama, öğrenme, yorumlama fonksiyonlarında kalıcı sorunlara yol açabilmektedir.
Demir eksikliği anemisi olan süt çocuklarında;
İştahsızlık,
Uykusuzluk,
Huzursuzluk,
Ağlama,
Anneye aşırı düşkünlük gibi davranış bozuklukları,
Renk solukluğu,
Oyun çocukluğu döneminde uyumsuzluk,
Arkadaşlarıyla geçinememe,
Duvarı kazıma, badana-toprak yeme,
Okul çocukluğu döneminde derslerde başarısızlık,
Özellikle matematik notlarında düşüklük,
Kolay yorulma, halsizlik,
Daha büyük çocuklarda baş ağrısı, yutma güçlüğü (boğazda yumruk hissi),
Dilde pütürlerin silinip kaygan görünüm alması,
Kaşık tırnak sorunları oluşabilir.
Demir eksikliğinden korunmak amacıyla tüm bebeklere 4-6.aylardan,
Prematürelere ise 2.aydan itibaren 12.aya kadar koruyucu dozda demir (1mg/kg/gün)verilmelidir.
Çinko;
Vücut direncinin güçlenmesinde,
Yara iyileşmesinde,
Tat ve koku duyusunun oluşmasında,
Büyüme, gelişme ve gebelik dönemlerinde yararlı olan bir elementtir.
Ayrıca üreme organlarının iyi çalışması açısından yeterli çinkoya ihtiyaç vardır.
Anne sütü ile beslenen bebeklerde 6 aylığa kadar çinko yeterlidir.
Deniz ürünleri,et,kurutulmuş meyveler,kuru yemişler, tahıllar, baklagiller,süt ürünleri,yumurta,lifli besinler çinko kaynaklardır.
Çinko eksikliğinde;
İştahta azalma,
Boy uzamasında yavaşlama,
Zayıflık,
Cilt hastalıkları,
Sık enfeksiyona yakalanma,
Saç dökülmesi,
Tırnak uzamasında yavaşlama,
İshal,
Yara iyileşmesinde gecikme,
Tat ve koku alma bozuklukları,
Cinsel organ gelişiminde gerilik gibi belirtiler gözlenir.
Çinko eksikliğini saptamak için kan çinko düzeyi bilinmelidir.
Ancak bu dokudaki çinko seviyesi hakkında bilgi vermemektedir.
Bu amaçla RBC çinko testi değerlendirilmelidir.
Çinko çocuklarda ishal, soğuk algınlığı, büyüme geriliği tedavisinde ayrıca zatürreden korunmada kullanılmaktadır.
Çinko tok karnına alınmalıdır.
C vitamini ile beraber alınırsa daha kolay emilir.
Süt ve süt ürünleri ile beraber alınmamalıdır.
Fazla alınan çinko,bulantı,kusma,ishal,karın ağrısı yapabilir.