Kategori arşivi: Genel

Cistus Incanus Bitki Özü

Cistus Incanus Bitki Özü

  • Pembe laden olarak da bilinen Cistus Incanus Akdeniz’den Kafkaslara kadar uzanan geniş bir bölgede bulunmaktadır.
    z3 z2
  •   Bu bitkinin özünün influenza A virusuna karşı antiviral etkinliği gösterilmiştir.
  • Cistus bitkisel polifenol bileşikleri içermektedir.
  • Polifenoller antibakteriyel,antifungal,anti-inflamatuvar ve antioksidan etki göstermektedir.
  • Polifenoller insan ve bitki diyetinde büyük oranda bulunan bir grup kimyasal bileşikten oluşmaktadır.
  • Günlük diyette alınan toplam miktar yaklaşık 1gr kadardır.
  • Bitki kaynaklı polifenoller güçlü antioksidan etkileriyle insan sağlığına oldukça katkı sağlamaktadır.
  • ÜSYE(üst solunum yolu enfeksiyonu) dünyada en yaygın hastalıktır.
  • ÜSYE’nin en sık  etkeni viruslardır.
  • Cistus bileşiklerinin ÜSYE olan hastalarda bulguların şiddetini ve ortalama süresini azalttığı gösterilmiştir.
  • Cistus Incanus etkinliği hakkında çalışmalar oldukça azdır.
  • Cistus özünün antiviral ve antibakteriyel etkinliğini göstermede miktar,tedavi başlama zamanı ve süresi ile ilgili olarak çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.

 

 

 

Somer.A,Sütçü.M.Cistus Incanus Bitki Özünün Anti-Enfektif Özellikleri.Klinik Tıp Pediatri Dergisi.Cilt:9Sayı:1(1 Ocak-Şubat 2017)

Kist Hidatik

Kist Hidatik

  • Kist Hidatik,hayvanlardan insanlara geçen bir hastalıktır.
  • Ekinokok adındaki parazitin larvaları hastalığa neden olur.
  • Ekinokoklar,köpek,kedi,kurt,tilki gibi hayvanların bağırsaklarında yaşarlar.
  • Ekinokokların 4 türünden 3’ü insanlarda hastalık yapar.
    1- E.Granulosus (kist hidatik)
    2- E.Multiokularis (alveolar kistik hastalık)
    3- E.Vogeli (nadiren hastalık yapar)
    4- E.Oligarthrus
  • Ekinokok için insanlar ara konaktır.
  • Enfeksiyon, köpeklere enfekte koyun sığır gibi hayvanların iç organlarını yemesiyle bulaşır.
  • İnsanlara ise parazit,toprak,su ve köpeğin dışkısı ile bulaşmış yiyecek yoluyla geçer..
  • İnsandan insana bulaş olmamaktadır.
  • Hem alveolar hem de kistik ekinokokkoz ciddi ve kronik seyir gösterir.
  • Yetersiz veya uygun olmayan tedavi sonucunda mortaliteye dahi neden olabilir.

Klinik

  • Genellikle yavaş büyüyen kitle etkisi yaratır.
  • Semptomlar tutulan organa yerleşen kistlerin büyüklük ve yerleşimine,yakın dokuya basısına ve rüptür veya
    sekonder enfeksiyon gibi komplikasyonlarının gelişimine bağlı olarak değişir.
  • Kistlerin çoğu asemptomatiktir,sponran gerileyebilir.
  • Belirti veren kistlerin çoğu 5cm’den büyüktür.
  • Karaciğer kistleri karın ağrısı,sarılık ve hepatomegali,akciğer kistleri öksürük,hemoptizi yapabilir.

Tanı

  • Hem alveolar hem de kistik ekinokokozun erken tanısı,tedavi cevabı ve izlemi açısından büyük önem taşır.
  • Çoğu vaka erken dönemde asemptomatiktir.

Tedavi

  • 3 tedavi yöntemi uygulanmaktadır.
    1- Cerrahi tedavi
    2- Medikal tedavi
    3- PAIR uygulaması
  • Cerrahi tedavi
  • Kist intakt ise cerrahi tedavi  ile tam iyileşme sağlanabilir.
  • Hepatik kistler büyük ise(>10cm),sekonder enfekte olduğunda veya beyin,akciğer,böbrek gibi
    organlarda yerleşmiş olan kistlerde cerrahi tedavi öncelikle tercih edilir.
  • Medikal tedavi
  • Medikal tedavide Benzimidazol bileşikleri ve Praziquantel kullanılır.
  • Benzimidazol bileşikleri ile vakaların 1/3’ünde tam iyileşme,
  • Vakaların %30-50’sinde ise kist boyunda belirgin gerileme gözlenmiştir.
  • Benzimidazol bileşikleri
    – Albendazol 10-15mg/kg/g
    – Mebendazol 40-50mg/kg/g
  • Etkinlik açısından iki ilaç arasında farklılık görülmemekle beraber,intestinal emilim ve kist içine penetrasyonu gibi
    özelliklerinin daha iyi olması nedeni ile albendazol öncelikli tercih edilmektedir.
  • Minimum tedavi süresi 3 aydır.
  • Yan etkiler (nötropeni,karaciğer toksisitesi,alopesi) ilaç kesildiğinde geri dönüşümlüdür.
  • Gebelik,kronik hepatik hastalık ve kemik iliği depresyonu kemoterapi için kontrendikedir.
  • Praziquantel izokinolon türevidir.Parazitin kaslarını spastik paralizi yaparak etki eder.
  • Dozu 40-60mg/kg/gündür.
  • Albendazol ile beraber kullanıldığında daha etkilidir.
  • Albendazol ile beraber preoperatif kullanılabilir.
  • Bulantı,kusma,karın ağrısı,ateş,ürtiker gibi yan etkiler görülebilir.
  • Kullanılan ilaçların dozu,kullanım şekli ve kullanım süresi ile ilgili bir protokol yoktur.
  • İlacın etkisi kişiden kişiye değişebilmektedir.
  • Bu nedenle her hasta ayrı olarak ele alınmalı,düzelme hızı,ilaçların yan etkileri takip edilmelidir.
  • PAIR tekniği (Ponksiyon – Aspirasyon – İnjeksiyon – Reaspirasyon)
  • Cerrahi uygulanamayan,cerrahiyi reddeden hastalarda karaciğer,abdominal kavite,dalak,böbrek,kemik yerleşimli solid veya multipl kistlerde PAIR uygulanabilir. Kistlerin biliyer sistemle ilişkisi varsa,bu yöntem uygulanamaz. Akciğerkist hidatiği için uygulaması sık komplikasyon gelişmesi nedeni ile önerilmemektedir.
  • İlk olarak Seldinger 18G ile lezyona girilir. Kist sıvısının yaklaşık % 25-35’i aspire edilir. Kaviteye aspire edilen kist volümünün % 5-10’ dan az hipertonik saline ( % 15-20 NaCl ) 5 dk içinde hipertonik saline canlı proskoleksleri öldürür. Endokistin perikistten ayrılması için beklenir. Bu ayrılma yaklaşık 10 dk alır. Gerekirse ayrılmayı sağlamak için hipertonik saline miktarı artırılabilir. US ile ayrılma gösterildikten sonra tüm sıvı kaviteden reaspire edilir.
  • Sonuç olarak kist hidatik hastalığında standart bir tedavi bulunmamaktadır.
  • İlaç tedavisi komplike olmayan kistlerde veya vital organ dışı yerleşimlerde iyi tolere edilmektedir.
  • Cerrahi tedavi ile rekürrens oranı fazladır.
  • PAIR uygulaması seçilmiş bazı vakalar içi alternatifdir.
  • Tedavi her hastanın özellikleri göz öüne alarak düzenlenmelidir.

Önlemler

  • El yıkama ve hijyen kurallarına uyumun sağlanması
  • Endemik bölgelerde köpekle temastan kaçınma
  • Köpek ve tilki dışkısı ile temasın engellenmesi
  • Köpeklerin arekolin hidrobromid ile veya prazikuantel ile tedavisi
  • Köpeklere prazikuantel emdirilmiş tuzak kurulması
  • Köpeklerin etrafa dışkılamaları halinde dışkıların poşete konulup, sonra çöpe atılması
  • Özellikle kurban bayramlarında yapılan kesimler sonrasında kistli sakatatların gömülmesi, köpeklere verilmemesi
  • Kamp bölgelerinde suların kaynatılarak içilmesi
  • Mezbahaların kontrolü

 

zzz

Başaranoğu S,TKara A.Ekinokokkoz ;Kist Hidatik.Klinik Tıp Pediatri.Cilt:8Sayı:4 Temmuz-Ağustos 2016
Doğru Ü.Kist hidatik.Güncel Pediatri.http://www.guncelpediatri.com/makale_534/Kist-Hidatik(19 Ekim 2016)
http://edirne.hsm.saglik.gov.tr/hsm/kist-hidatik-hastaligindan-korunmak-icin-alinacak-onlemler/

Bruselloz (Malta humması,Akdeniz humması)

Bruselloz
Çocukluk Çağında Bruselloz

  • Bruselloz,Malta humması ya da Akdeniz humması olarak da adlandırılır.
  • Bruselloz,birçok organ ve dokuya tutabilen sistemik bir enfeksiyondur.
  • Tüm dünyada yaygın olarak görülmektedir.
  • Ülkemizde endemik olarak görülür.
  • En sık Güneydoğu,Doğu ve İç Anadolu bölgelerinde görülmektedir.
  • Brusella ısıya çok hassas,dış ortama dayanıklı bir bakteridir.
  • Isı ve pastörizasyona hassastır.
    – 60°C’de 10 dk’da ölür.
    – 80-85°C’de 1-2 dk’da ölür.
  • Dış ortama dayanıklıdır.
    – Suda ve toprakta 10 hafta
    – Gübrede 2 yıl
    – Hayvan fetüsünde 75 gün
  • Gıdalarda uzun süre kalır.
    – Tuzsuz taze peynirde 6 aydan uzun
    – %10 tuzlu salamura peynirde 45 gün
    – %17 tuzlu salamura peynirde 1 ay
    – Tereyağında 4 ay
    – Dondurmada 30 gün
      Kuzu Kuzu  z4  z2 z2
  • İnsanlarda en sık hastalığa neden olan Brusella türleri 
    – B.Melitensis (koyun,keçi,deve)
    – B.Abortus (sığır)
    – B.Suis (domuz)
    – B.Canis (köpek)
  • Tüm dünyada en sık görülen tür B.Melitensis’tir.
  • Hastalığın  insanlara geçişi 
    – Süt ve süt ürünleri
    – Et
    – Direkt temas: Kırsal kesimde yaşam,hayvanlarla yakın temas (meslek hastalığı)
    – Nadir bulaş yolları : Transplasental,anne sütü,kan ve doku nakli
  • İnkübasyon süresi 1-4 haftadır.(birkaç hafta – birkaç ay)

Klinik bulgular

  • Hastalığın klinik bulguları çok çeşitlidir.
  • Asemptomatik enfeksiyondan ağır bir klinik tabloya kadar değişebilir.
  • Bu durum hastanın immunitesine,Brusella türüne,aldığı mikroorganizma miktarına göre değişmektedir.
  • B.Abortus daha hafif bir hastalığa yol açarken,B.Melitensis ile bulgular daha belirgindir.
  • En sık görülen klinik bulgular
    – Ateş (ondülan olabilir)
    – Halsizlik
    – İştahsızlık
    – Gece terlemesi
    – Eklem ağrısı veya artrit
    – Hepatosplenomegali
  • Ek olarak
    – Karın ağrısı,kusma ,ishal
    – Kas ağrısı
    – Baş ağrısı
    – Kilo kaybı
    – Yaygın lenfadenopati görülebilir.
    Ateş : Bruselloz için tipik olan ondülan ateş pek sık gözlenmemektedir.
    Daha çok öğleden sonra gözlenen remittan ve intermittan ateş görülür.
    Ondülan ateş : Ateş genellikle öğleden sonraları yükselir.Üşüme titreme ile 38-39C’ye kadar çıkar.
    Hergün 0.5 derecelik artışla 40-41C’ye kadar yükselir.Gece yarısından sonra bol terleme ile düşer.
    Ateş bazen 7-10 gün bu şeklide devam eder ve ilerleyen günlerde normale döner.
    3-5 günlük ateşsiz dönemden sonra başlangıçta olduğu gibi yine yükselir.
    Ondülan ateş durumunda hasta Brusella ve Hodgkin Lenfoma açısından değerlendirilir.
    Osteoartiküler tutulum
    – Artralji (%25-70)
    – Artrit (%10-40)
    Tek eklem tutulumu (%70) (diz, kalça, ayak bileği)
    İki ve daha fazla eklem tutulumu (%30)
    Sakroileit ve spondilit çocuklarda az / adolesan da daha sık
    – Nadiren uzun kemik osteomiyeliti
    Nörolojik tutulum
    Daha çok menejit,ensefalit olarak kendini gösteren nörobruselloz en ciddi komplikasyonudur.
    Miyelit-radikkulonörit,beyin apsesi,epidural apse,granulom diğer olası tutulum şekilleridir.
    Gastrointestinal sistem tutulumu
    Karaciğer genelde etkilenir.
    Ancak karaciğer fonksiyon testleri bozulsa da,hepatit ve gastrointestinal sistem organlarının tutulumu nadirdir.
    Genitoüriner sistem komplikasyonu olarak genelde epididimoorşit bildirilmiştir.
    Akciğer tutulumunda ise öksürük,lober pnömoni,akciğer nodülleri,plevral efüzyon ve ampiyem görülebilir.
    Kardiyovaskuler sistemde endokardit,miyokardit,perikardit,aort ve beyin damarlarında anevrizmalara neden olabilir.
    Hematolojik tutulum olarak anemi,lökopeni,trombositopeni,sekonder hemofagositik sendrom görülebilir.

 Tanı

  • Riskli temas öyküsü
  • Klinik bulgular
  • Rutin laboratuvar testleri
  • Spesifik laboratuvar testleri

Laboratuvar
Rutin testler

  • Tam kan sayımı
    – Anemi (%28-55)
    – Lökopeni (%25-50)
    – Lökositoz (%7-20)
    – Trombositopeni (%10-35)
    – Pansitopeni
  • Karaciğer fonksiyon testleri
    – AST/ALT yüksekliği (%30-45)
  • Akut faz reaktanları
    – Sedimentasyon yüksekliği (%50-90)
    – CRP yüksekliği (%60-80)

Spesifik testler

  • Kültür
    – Kan : Ateşli dönemde ve birden fazla kültür alınması önerilir.
    – Kemik iliği
    – Vücut sıvıları
    – Doku
  • Seroloji
    Serolojik testler brusellaya karşı oluşan antikorların saptanmasına dayalı incelemelerdir.
    Hastalık başından itibaren lipopolisakkrite ve diğer hücre duvarı ürünlerine karşı önce IgM daha sonra IgG antikorları oluşur.
    IgM antikorları bir hatta 2 yıla kadar pozitif kalabilir.
    Tedavi ile antikor yanıtı azalır, ancak tedavi olup iyileşmiş ve hiçbir klinik belirti göstermeyen hastalarda bile uzun süreyle serolojik testler pozitif kalamaya devam edebilir.
    Bu durum serolojik testlerin tedavi yanıtını ve relaps durumunu değerlendirmede yetersiz kalmasına neden olmaktadır.
  • Rose-Bengal testi
    5-10 dakikada sonuç verir.
    Akut brusellozun tanısında tarama testidir.
    Tanıda kullanılmaz.
  • Standart tüp aglütinasyonu (STA,Wright)
    En yaygın kullanılan testtir.
    Brusellaya karşı oluşan IgM, IgG ve IgA tipi antikorları saptanır.
    24 saatte sonuçlanır.
    Yalancı pozitiflilik ve yalancı negatiflilik durumları vardır.
    Pozitiflik : ≥ 1/160
    Nörobruselloz : BOS’ta: ≥ 1/20
  • Coombs brusella testi
    İnhibitör antikorları ortaya koymak için uygulanır.
    IgG ve IgA tipi antikorları saptar
    Pozitiflik: ≥1/160
  • ELİSA
    IgM, IgG ve IgA antikorlarını ayrı ayrı ölçebilir.
    Kronik, komplike, fokal brusella ve nörobrusellozda en ideal tanı testidir.
    Tedavi yanıtını izlemede ve relapsı belirleme de diğer serolojik testleregöre daha iyi bir metodudur
  • Brusellacapt testi
    IgG ve IgA tipi antikorları ölçer
    Coombs’ testinin tek aşamalı biçimi.
    Tanısal değeri Coombs’ testine yakındır ve Coombs’ testine alternatif olarak kullanılabilir.
  • PCR
    Sensitivitesi %50-100
    Spesifitesi %60-98 arasında değişmektedir.

Tedavi

  • Rutin olarak brusella bakterisi için antibiyogram yapılması önerilmemektedir.
  • Tedavide kullanılan antibiyotikler
    – Doksisiklin,Tetrasiklin
    – Trimetoprim-Sulfametaksaksasol (TMP-SMX)
    – Rifampisin
    – Aminoglikozid : Streptomisin ve Gentamisin
    – Kinolonlar (Siprofloksasin,Oflaksasin,Levofloksasin)
    – Seftriakson : Sadece nörobrusellozda ve majör ilaçlarla kombine (erişkinde)
Yaş ve durum İlaç Tedavi süresi
Akut komplike olmayan
8 yaş ve üstü Doksisiklin + Rifampisin Doksisiklin : 6 hafta
Rifampisin : 6 hafta
Alternatif
Doksisiklin + Streptomisin Doksisiklin : 6 hafta
Streptomisin : 14 gün
 Alternatif
 Doksisiklin + Gentamisin Doksisiklin : 6 hafta
Gentamisin : 7-14 gün
 8 yaş altı  TMP-SMX + Rifampisin TMP – SMX : 6 hafta
Rifampisin : 6 hafta
 Komplike hastalık
(Menenjit,Osteomiyelit,Endokardit)
Doksisiklin + Gentamisin ± Rifampisin Doksisiklin : 4-6-9 ay
Gentamisin : 14 gün
Rifampisin : 4-6-9 ay
Alternatif
 Doksisiklin + Streptomisin ± Rifampisin Doksisiklin : 4-6-9 ay
Streptomisin : 14-21 gün
Rifampisin : 4-6-9 ay

Tedavide genel ilkeler

  • Tek ilaçla tedavi ve kısa süreli ilaç tedavileri sıklıkla iyi tedavi yanıtı oluşturmaz.
    – Kombine tedavi
    – Uzun süreli tedavi uygulanmalıdır.
  • Rifampisine karşı direnç gelişme potansiyeli olduğundan bu ilacın tek başına kullanılması önerilmez.
  • Komplike seyreden olgularda ek olarak cerrahi tedavide gerekli olabilir.

Tedavi yanıtının değerlendirilmesi

  • Klinik
  • Gerekirse kültür tekrarı
  • Gerekirse seroloji tekrarı ???
  • Gerekirse radyolojik inceleme
  • Nörobrusellozda BOS incelemesi

Relaps değerlendirilmesi

  • Tedavi sonrası 6 ay süreyle izlenir.
  • Relapslar sıklıkla ilk3-6 ayda gelişir.
  • Çocuklarda relaps oranı %4-5’tir.

Relaps tanısı

  • Klinik bulgular
  • Kültür
  • Seroloji (ELİSA daha uygun)
  • Gerekirse radyolojik inceleme

Relap tedavisi

  • Genellikle aynı tedavi bir kez daha tekrarlanır.
  • Aminoglikozidli bir kombinasyonun kullanılması önerilir.
  • Tedavi süresi 8 haftaya uzatılabilir.
  • Gerekli vakalarda üçlü tedavi kullanılabilir.

Ayırıcı Tanı

İnce,E.Brusella Tanı ve Tedavi.http://file.abstractagent.com/2013millipediatri/pdf/ERDAL%20INCE.pdf(19.10.2016)
Kara,S.S.Çocukluk Çağında Bruselloz.Klinik Tıp Pediatri Dergisi(Temmuz – Ağustos 2016).Cilt:8Sayı:4. (19.10.2016)

Çocuklarda Kulak Ağrıları

Çocuklarda Kulak Ağrıları (Otalji)

  • Kulak ağrısı (otalji) çocuklarda sık görülen bir yakınmadır.
  • Kulak ağrıları kulak hastalıklarından ya da kulağa komşu bölgelerin hastalıklarından ortaya çıkabilir.
  • Kulak ağrısının birçok sebebi vardır.Bunun da nedeni kulağın duysal uyarısının zenginliğidir.
  • Kulak ağrısının nedeni sıklıkla kulak kaynaklıdır.Bu durum primer otalji olarak adlandırılır.
  • Kulak kaynaklı olmayan ağrılar ise,refere otalji ya da sekonder otalji olarak adlandırılır.
  • Kulak kaynaklı ağrılarda çoğunlukla anormal bir kulak muayene bulgusu saptanır.
  • Sekonder otaljilerde ise kulak muayenesi normaldir.
  • Kulak ağrılarının %50’si sekonder otaljidir.
  • Sekonder otaljiler oral,orofarengeal,larengeal,dentoalvelolar,sinonazal ve kas-iskelet sistemi kaynaklı olabilmektedir.
    Z Z1 Z2

Kulak kaynaklı kulak ağrıları

  • Kulak birçok sensorinöral inervasyona sahiptir.
  • Dış kulak ve orta kulak yapıları değişik kraniyal sinirlerden sensoriyal lifler alır.
  • Bunlar V (trigeminal),VII (fasiyal),IX (glossofarengeal),X (vagus) ve C2-C3 servikal sinirlerdir.
  • Bu sinirler baş,boyun ve göğüste uzun bir seyre sahiptirler.
  • Bu nedenle birçok hastalıkta kulak ağrısı yakınması olabilmektedir.

Dış kulak kaynaklı ağrılar

  • Follikülit
  • Eksternal otit
  • Otomikozis
  • Dış kulak yolunda yabancı cisim (böcek,silgi,çekirdek,boncuk vb.)
  • Buşon (kulak kiri)
  • Herpes Zoster Oticus
  • Kulak kepçesinin donması
  • Akut mirinjit
  • Zar ve dış kulak yolu travmaları (çarpma,darbe,kulak kaşıma vb.)
  • Dış kulak yolu tümörleri

Orta kulak kaynaklı ağrılar

  • Akut otitis media
  • Efüzyonlu otitis media
  • Mastoidit
  • Barotravma
  • Travmatik kulak zarı perforasyonu
  • Östaki tüpü obstrüksiyonları
  • Tümörler

İç kulak kaynaklı ağrılar

  • İç kulak yapıları ağrı lifleri olmayan VIII. kraniyal sinir(vestibulokoklear) tarafından inerve edilir.
  • Bu nedenle iç kulak hastalıklarının çoğunda ağrı olmaz.
    Z        Z1

Kulak ağrısına neden olan kulak dışı başlıca nedenler

  • Süt dişleri ve kalıcı dişlerin çıkması sırasında
  • Diş çürükleri
  • Kabakulak
  • Kulak arkası lenf bezlerinin iltihabı
  • Adenoidit ve tonsillit
  • Adenoidektomi ve tonsillektomi sonrası
  • Farenjit
  • Larenjit
  • Boyun apseleri
  • Sinüzit ve diğer nazal nedenler

 

Babakurban,S.T.Aydın,E.Çocuklarda kulak ağrıları.Klinik Tıp Pediatri Dergisi.Cilt:8 Sayı:1 Ocak-Şubat 2016(4 Mart 2016)

Tiroglossal Kanal Kisti

Tiroglossal Kanal Kisti

  • Tiroglossal kanal kisti çocuklarda en sık görülen konjenital boyun kitlesidir.
  • Genellikle 2-10 yaş civarında bulgu verirler.
  • Ancak tiroglossal kanal kisti erişkinlerde de sık görülür.
    z6  z5  z4
  • Tiroglossal duktus kisti, fetüste tiroidin dil kökünden boyundaki yerine inmesi esnasında
    tiroglossal duktustaki kısmi veya tam obliterasyon eksikliği sonucunda oluşur.
  • Foramen çekumdan sternuma kadar olan bölgede herhangi bir lokalizasyonda görülebilir.
  • %70 hyoid kemik üzerinde,%20 submental,nadiren suprasternal,linguala,lateral yerleşim gösterir.
  • Maligninleşme nadirdir.
  • Ağrısız, hareketli, düzgün yüzeyli, yumuşak, bir kitle olarak kendini gösterir.
  • Enfekte olursa ağrı, yutma güçlüğü ve ciltte hiperemi,fistül görülebilir.

z8  z9

Tanı

  • Tanıda, dilin dışarı çıkartılması ve yutma esnasında kitlenin hareketi patognomoniktir.
  • Utrasonografi veya BT, kistin niteliği ve komşulukları hakkında bilgi verir.
  • Sintigrafi ile tiroid dokusu saptanır.
  • Boyundaki kitle aberan tiroid dokusu olabileceğinden normal tiroid dokusu gelişmemiş olabilir.
  • Bu nedenle tiroid sintigrafisi ile  normal pozisyonda ve yapıda tiroid bezi görülür.
  • Hastadaki tek tiroid dokusu burası olabilir ve cerrahi sonrası hasta tiroidsiz kalabilir
  • Görüntüleme yöntemleri boyutlarını ve çevre dokularla komşuluğunu belirlemede önemlidir.

Ayırıcı tanı

  • Dermoid kist
  • Epidermoid kist
  • Brankiyal kist
  • Tiroid piramidal lob hiperplazisi ve kistleri,
  • Lipom
  • Ektopik tiroid dokusu
  • Lenfadenopati
  • Sebase kistler
  • Hamartoma
  • Teratoma

Tedavi

  • Cerrahi tedavi uygulanır.

 

 

 

Coşkun,G.Uyar,Y.Kuzdere,M.Yıldırım,G.Saltürk,Z.İntralarengeal Uzanım Gösteren Tiroglossal Kanal Kisti.Okmeydanı Tıp Dergisi 27(3):170-173, 2011(01.Mart.2013)

Koza Stratejisi

Koza Stratejisi

  • Koza stratejisi bebekleri korumak için bebekle teması olan kişilerin (anne,baba,kardeş, bakıcı ve diğer ev halkı) aşılanmasıdır.
  • İlk 3 boğmaca aşısı tamamlanıncaya kadar bebekler korumasızdır.
  • Küçük bebeklerde görülen boğmacanın kaynağı:
    %25 anneler
    %75 ev halkı
    %20 kardeşleridir.
  • Bu amaçla yenidoğanların ve aşıları tamamlanmamış süt çocuklarının çevresindekilere Tdap aşısının uygulanması önerilmektedir.
  • Bu aşının özellikle bebek doğmadan önce bebekle temas edecek bireylere uygulanması en uygun yöntemdir.
  • Tdap aşısı içeriği:Tetanoz,erişkin tip difteri ve erişkin tip aselüler boğmaca aşısı
  • Tdap aşısı(Adacel.Boostrix) 10-64 yaş arasında tek doz IM uygulanır.
  • Lokal istenmeyen etkilerdeki artış nedeniyle olabilirse,dT dozundan 2 yıl sonra bir doz önerilmektedir.


Koza uygulaması(27 Ocak 2012)
www.sosyalpediatri.org.tr/index.php?option…id…koza..(11 Temmuz 2014)
Beyazova,U.Koza stratejisi Tdab aşılaması.http:// orion.pleksus.com.tr/ puader/v2/files/file/pdf/Asida_guncel_durum_toplantisi_2012_gaziantep/Ufuk_Beyazova.pdf(11 Temmuz 2014)

BCG AŞISI

BCG Aşısı

  • Tüberküloz (verem) toplumların en önemli sağlık sorunlarından birisidir.
  • Tüberküloza karşı kullanılan ilaçlara direnç gelişmesi,tüberkülozun HIV enfeksiyonu ile beraber görülmesi,
  • BCG aşısını tekrar gündeme getirmiş,yeni BCG aşı çalışmalarını hızlandırmıştır.
  • Yaklaşık son 20 yıldır BCG aşısından daha iyi koruyabilen yeni aşılar için çalışmalar yapılmaktadır.
  • BCG aşısı 80 yıldır tüm dünyada kullanılan yan etkilerinin çok fazla olmadığı bir canlı aşıdır.
  • BCG aşısının  tüberküloza koruyuculuk oranı net olarak bilinmemektedir.
  • Ancak tüberkülozun ağır formlarına,tüberküloz menenjite karşı koruyucu olduğu bilinmektedir.
  • BCG aşısı ABD ve bazı Avrupa ülkelerinde rutin yapılmamakta,bazı ülkelerde ise geç yaşlarda ya da risk gruplarına yapılmaktadır.
  • Ülkemizde  ve birçok ülkede rutin olarak uygulanmaktadır.
  • BCG aşısı tüberküloz dışında lepraya (cüzzam) karşı da koruma sağlamaktadır.
  • Ayrıca mesane kanserinin tedavisinde de kullanılmaktadır.

bcgs  bcg16-1

Aşının uygulanması   

  • Genellikle 2. ayda olmak üzere, 0-3 ay arasında uygulanır.
  • Uygulama sol omuza, deri içine, ilk bir yaşta 0,05 mL(0,5 dizyem),1 yaştan sonra 0,1 mL(1 dizyem) olarak yapılır.
  • Aşıdan hemen sonra 5-6mm boyutunda papül adı verilen bir beyazlık oluşur.
  • Bu görünüm 20-30 dakika sonra kaybolur.
  • Sonraki günlerde 5-15mm boyutunda endurasyon adı verilen hafif bir şişlik,
  • Daha sonra  da endurasyon üzerinde bir kabuklanma oluşur.
  • Bu kabuklanma dönemi, ortası yumuşak bir şekilde 3-4 hafta  kadar sürer.
  • Sonrasında kabuklar düşer ve 8.haftadan sonra 3-7mm boyutunda scar adı verilen bir iz oluşur.
  • Aşı,ilk 3 ayda PPD deri testi yapılmadan, daha sonra PPD deri testi yapılarak uygulanır.
  • PPD deri testi negatif ise aşı uygulanır.
  • PPD deri testi pozitifse; (endürasyon çapı >10 mm) bebek tüberküloz açısından değerlendirilir.
  • Hiçbir hastalık belirtisi yoksa tek ilaçla (izoniyazit), 6 ay süreli  tedavi uygulanır.Ayrıca aile taraması yapılır.
  • PPD çözeltisinin bulunmadığı durumlarda, çocukların verem aşısız kalmaması için,
    ilk 6 ayda BCG aşısı PPD deri test olmadan yapılabilir.
  • Kayıtlara göre BCG yapıldığı bilinen (aşı izi görülsün ya da görülmesin) ve BCG izi (skar) bulunan çocuklarda,herhangi bir yaşta, BCG aşısının etkinliğini araştırmak amacıyla PPD yapılması ve sonucuna göre BCG uygulanmasına gerek yoktur.
  • Daha önceleri ilkokul çağında 2.kez yapılan BCG aşısı uygulamadan kaldırılmıştır.

BCGİT  BCG Lenfadenit 

Aşının yan etkileri

  • Yan etkiler aşının dozu,aşılananın yaşı,bağışıklık durumu ve uygulama hatalarına bağlıdır.
  • Aşı uygulananların  %1’den daha azında  bölgesel lenf bezi enfeksiyonu(BCG Lenfadenit) gelişebilir.
  • Genellikle sol koltukaltında oluşan ağrısız bir lenf bezi büyümesi şeklindedir.
  • Nadiren köprücük kemiği üstü,boyun,çene altı bölgesinde de olabilir.
  • Fistülleşmeyen (kendiliğinden açılmayan)lenfadenit birkaç ay içinde iyileşir.
  • Sadece üzerine yeni enfeksiyon eklenmemesi açısından temiz tutulup,iyileşmesi izlenilir.
  • Düzelmeyen,kaygı yaratan lenfadenit durumunda ise kitle cerrahi olarak  çıkarılır.
  • Çok seyrek olarak  aşı sonrası osteomiyelit (BCG osteiti) ve BCG enfeksiyonu (BCGit) bildirilmiştir.

 

 

 Arısoy.E.S, Çiftçi.E, Hacımustafaoğlu.M,Kara.A,Kuyucu.N,Somer.A, Vardar.F, Önceden Sağlıklı Çocuklarda Türkiye Ulusal Bağışıklama Çizelgesinde(Ulusal Aşı Takvimi) Yer Alan ve Almayan Aşılara İlişkin Uygulama Önerileri – 2015(14 Şubat 2016)

Parasetamol zehirlenmesi

Parasetamol zehirlenmesi

  • Parasetamol(asetaminofen),ağrı kesici ve ateş düşürücü bir ilaçtır.
  • Tek başına(calpol,minoset vb.) ya da diğer ilaçlarla(peditus,kongest vb.) birlikte bulunur.
  • Çocuklarda bir kezde 150-200 mg/kg, büyüklerde ise bir kezde 10-15 gr’dan yüksek dozların alınması toksiktir.
  • Kan parasetamol düzeyi toksik değerlere ulaştığında karaciğer ve böbrekte hasar oluşabilir.
    z7    z5    z2  z4       z3
  • Parasetamol karaciğerde metabolize olur.
  • Metabolitleri hepatotoksiktir.
  • Metabolitler, hepatositlere bağlanarak hücre nekrozuna neden olur.
  • Hepatotoksite için en güvenilir gösterge ilaç içilmesinden 4 saat sonra bakılan kan parasetamol düzeyidir.
  • Plazma konsantrasyonu 4. saatte 200 ug/mL veya 12. saatte 50ug/mL’den yüksek ise karaciğer hasarı riski fazladır.

Belirti ve Bulgular

  • 1.Evre (ilk 24 saat) : İştahsızlık,bulantı,kusma,halsizlik ve transaminazlarda yükselme
  • 2.Evre (25-72 saat) :İştahsızlık,bulantı,kusma,karın sağ üst kadranında ağrı,transiminazlarda yükselme,
    bilirubin düzeyinde artma,PT uzaması ve böbrek işlevlerinde bozulma
  • 3.Evre (73-96 saat) : Fulminan karaciğer yetmezliği,çoklu organ yetmezliğine bağlı ölüm
    z1   z9

Tanı

  • Öykü ve serum parasetamol düzeyi ölçülerek konur.
  • İlaç alımından en az 4 saat bakılan plazma parasetamol düzeyi ile karaciğer hasarı riski değerlendirilir.
  • Serum düzeyi 200 mikrogram/mL’ nin üzerindeyse bu risk yüksektir.
  • Kronik zehirlenmelerde ve parasetamol alındıktan sonra 24 saatten daha uzun süre geçmişse değerlendirme yapılamaz.
  • Karaciğer fonksiyon testleri ilaç alımından sonra ilk 24 saatte bozulmaya başlar ve 48-72 saatte pik yapar.
  • ALT/AST >1000 IU/L’yi aşması hepatotoksisiteyi gösterir.
  • Ayrıca protombin zamanı uzar, serum bilirubin ve kreatinin düzeyleri yükselir.
  • Tam kan sayımı, üre, kreatinin, glükoz ve elektrolit düzeyleri saptanır.
  • Ayrıca karaciğer enzimleri, bilirubin düzeyleri, PT’ne bakılır,ölçümler 24 saatte bir tekrarlanır.

Tedavi

  • ABC
  • Destek tedavisi (IV sıvı,oksijen)
  • Gastrik lavaj,aktif kömür
  • Antidot uygulanması (NAC)
  • Karaciğer transplantasyonu
  • Parasetamolü uzaklaştırmak için ilacın alımından sonra ilk 1-2 saatte mide yıkanır ve aktif kömür verilir.
  • Aktif kömür 6 saat sonraya kadar uygulanabilir.
  • Alınan ilaç miktarı 150 mg/kg’dan daha az ise mide boşaltılmasından 4 saat sonra plazma parasetamol düzeyi ölçülür.
  • Düzey yüksek ise 12 saat içinde N-asetilsistein (Mucomyst) ile oral veya parenteral yolla tedaviye başlanır.
  • İlacın içilmesinden sonra tedaviye 36 saat içinde başlanması da yararlı olabilmektedir.
    z7z8 z9
  • Alınan ilaç miktarı 150 mg/kg’dan daha fazla ise 4 saati beklemeden NAC yükleme dozunda verilir.
  • 4 saat sonra plazma asetaminofen düzeyi toksisite sınırlarında ise tedaviye devam edilir.
  • İçimini kolaylaştırmak ve kusmayı önlemek için NAC, %5‘lik solüsyon şeklinde sulandırılarak verilir.
  • Hasta ağız yoluyla n-asetilsistein verildikten sonraki 1 saat içinde kusmuşsa doz tekrarlanır.
  • Kusmayı önlemek için  metoklopramid verilebilir, kusma sürüyorsa NAC nazogastrik sonda yardımıyla verilir.
  • Kan düzeyi ölçme olanağı yoksa hepatotoksisite riski durumunda NAC tedavisi tam olarak uygulanır.
  • Parasetamol, prostaglandin sentezini inhibe ederek etkisini göstermektedir.
  • Yüksek doz parasetamol alındığında glutatyon depoları tükenmekte ve oluşan
    metabolitler (n-asetil-p-benzoquinonimin) hepatik doku nekrozuna neden olmaktadır.
  • Oysa glutatyon depoları yeterli olduğunda bu metabolitler hızla toksik olmayan formlara dönüştürülmektedir.
  • Antidot tedavisinin temel amacı, glutatyon depolarının tekrar yerine konulmasıdır.
  • N-asetil sistein(NAC) bir glutatyon prekürsörüdür ve glutatyon sentezini hızlandırmaktadır.

z8
Rumack-Matthew nomogramına göre olası hepatotoksisite riski

 

Devecioğlu,M.C.Pediyatride Sık Karşılaşılan Zehirlenmeler.www.dicle.edu.tr(4 Şubat 2016)
Sarıhan,A.Parasetamol zehirlenmesi.(01.06.2013)www.aciltıp.com/parasetamol-zehirlenmesi(4 Şubat 2016)

Yenidoğan Muayenesi

Yenidoğan Muayenesi

  • Yenidoğan Dönemi: Yaşamın ilk 28 günüdür.
  • Erken neonatal dönem : Doğumdan sonraki ilk 7 günü,
  • Geç neonatal dönem: Doğumdan sonraki  8-28. günleri kapsar.
    z   z1   z2
  • Bebeğin sağlıklı değerlendirilmesi açısından doğum öncesi öykü iyi bilinmelidir.
  • Bu amaçla ;
    Gebelik haftası
    Fötüs sayısı ve pozisyonu
    Amniyon sıvı miktarı
    Annenin doğum şekli
    Anneye uygulanan anestezi
    Annenin yaşı
    Anne kan grubu
    Annenin HBs antijen durumu
    Annenin hastalıkları
    Annenin kullandığı ilaçlar
    Anneye yapılmış tetkikler
    z4 z1 z z3
  • Doğumhanede muayene
  • Yenidoğanın ilk fizik muayenesi doğum odasında yapılır.
  • APGAR skoru değerlendirilir.
  • APGAR skoru,bebeğin klinik durumunu hızlıca değerlendiren bir pratik yöntemdir.
  • 1. ve 5. dakikalarda değerlendirilir.
  • 5.dakika skoru,1.dakikaya göre nörolojik sekel ve mortaliteyi belirlemesi açısından daha anlamlıdır.
  • APGAR skoru 8-10 arasında olan bebeklerin izlenmesi gerekmez,sıcak tutmak yeterlidir.
  • APGAR skoru 4-7 arasında olan bebekler,riskli bebeklerdir.
  • Bu bebeklerde hafif-orta derecede asfiksi vardır.
  • Taktil uyarı ve maske ile oksijen gerekebilir.
  • APGAR skoru 4’ün altında olan bebeklerde şiddetli asfiksi olduğu kabul edilir.
  • Bu bebeklerde hemen canlandırma uygulamaları yapılır.
APGAR 0 1 2
Renk
Appearance
Santral siyanoz, soluk,mavi Hafif siyanoz, akrosiyanoz, gövde pembe Pembe
Kalp Hızı
Pulse rate
Yok <100/dk >100/dk
Refleks
Grimace
Yok Yüz buruşturma Aktif, öğürme
Tonus
Activity
Flask,yok Hipotonik,zayıf Normal,aktif
Solunum
Respiratory
Yok, iç çeker tarzda,apneik Düzensiz, güçsüz Düzenli, güçlü

 

  • Sağlıklı olduğu düşünülen bebekte;
  • İlk solunumdan sonra göbek kordonu bağlanır ve kesilir.
  • Anüs açıklığı ve  koanal atrezi kontrol edilir.
  • 1 mg K1 vit IM yapılır.
  • Göz damlası damlatılır.
  • Ayak izleri alınır.
  • Kol bandı takılır.
  • Annenin bebeği görmesi sağlanır.
  • Bebek 1-2 saat süre ile yenidoğan servisinde gözleme alınır.
    z z z4z

 Yenidoğan Bebeğin Değerlendirilmesi

  • Bebeğin tanımlanması
  • Genel durum, postür, aktivite
  • Vital bulguların değerlendirilmesi
  • Vücut ölçüleri
  • Deri muayenesi
  • Baş-boyun
  • KBB
  • Göz
  • Göğüs ve akciğerler
  • Karın
  • Anüs ve genital organlar
  • Ekstremiteler, sırt ve kalça eklemi
  • Yenidoğan refleksleri

Bebeğin tanımlanması

  • Term bebek : 38-41 haftalık bebekler
  • Postterm bebek : 42 hafta ve üstü
  • Preterm bebek : 37 haftadan küçük bebekler
  • Sınırda preterm : 37 haftalık bebekler
  • Orta dereceli preterm : 31-36 haftalık bebekler
  • İleri derecede preterm bebekler : 30 haftanın altında olanlar
  • Düşük:  Gebelik süresi 20 haftanın altında olanlar.
  • SGA : 10.persantilin altında
  • AGA : 10-90.persantiller arasında
  • LGA : 90.persantilin üstünde
  • LBW : 2500 gr’ın altındaki bebekler
  • VLBW : 1500’ın altındaki bebekler
  • ELWB : 1000 gr’ın altındaki bebekler
    z

Bebeğin gestasyonel yaşı

  • Gebelik yaşı, annenin son adet dönemin başlangıcından doğuma kadar geçen süredir.
  • Naegele yöntemi ile hesaplanır.(Son adet tarihi – 3 ay + 7-10 gün).
  • Ayrıca Dubowitz,Yeni Ballard ve Eregie metodlarıyla da gebelik yaşı saptanabilmektedir.

Genel durum değerlendirilmesi, postür ve aktivite

  • İnspeksiyonla değerlendirilen durumlar
    Şuur durumu
    Solunum hızı ve şekli
    Siyanoz
    İnleme
    Retraksiyonlar
    Mekonyum bulaşığı
    Anemi
    Pletorik görünüm
    Döküntü
    Sarılık
    Yatış pozisyonu
    Aktivite

Vital bulguların değerlendirilmesi
Nabız sayısı

  • Yenidoğan bebekte nabız değerlendirmesi zordur.
  • Sayım için femoral ven kullanılabilir.
  • Ancak daha çok kalp atım sayısı tercih edilir.
  • Normal atım sayısı, 120-140 atım/dk kadardır.(ağlama yokken)
  • 100 atım/dk altı bradikardi,
  • 160 atım/dk üzeri taşikardi olarak kabul edilir.

Solunum sayısı

  • Solunum sayısı 30-60/dk arasındadır.(ağlama yokken)
  • Yenidoğanlarda solunum çok düzenli değildir.
  • Solunum, erişkinlere oranla daha yüzeyeldir.
  • Prematürelerde 5-10 sn süre ile normal solunum duraklamaları sıktır.

Satürasyon

  • %90 ve üzerinde olmalıdır.
  • Her yenidoğan bebekte, en azından 3-5 dakika süre ile, pulsoksimetre ile saturasyonuna bakılması hafif siyanozları atlamayı önler.

Femoral arter nabızlarının (AFN) kontrolü

  • Bebek sakin iken yapılmalıdır.
  • Aort koarktasyonunun en önemli bulgusu AFN nabızların vuru gücünün azalması veya alınamamasıdır.
    z  z1

Femoral nabız muayenesi

Vücut ısısı

  • Yenidoğan bebeklerin vücut ısılarını stabil etme yeteneklerinin sınırlıdır.
  • Bu nedenle hipotermi (< 36.50 C, rektal) ve hipertermiye (37.50 C, rektal) eğilimlidirler.

Vücut ölçüleri

  • Doğum ağırlığı
  • Boy
  • Baş çevresi

Deri muayenesi

  • Yenidoğan döneminde görülen fizyolojik ve/veya geçici deri bulguları,patolojik olan deri bulgularından ayırt edilmelidir.
  • Milia: Deriden dökülüp atılması gereken ölü hücrelerin tutulması sonucu genellikle yüz ve burun ucunda yer alan beyaz kabarcıklardır.
  • Hafif basınçla silinerek temizlenebilirse de spontan geçişi beklenir.
    z z3 z2
    Milia 
  • Miliaria (İsilik ): Aşırı sıcak ve nem sonucunda ter bezlerinin tıkanması ile oluşur.
  • Bebeklerin sık yıkanıp, ince giydirilmeleri, oda ısısı ve neminin normale getirilmesi yeterlidir.
  • Miliarianın üç derecesi vardır.
    Miliaria sudamina
    Miliaria rubra
    Miliaria profunda
    m.suda m.rubra M.profu
    Miliaria sudamina      Miliaria rubra         Miliaria profunda
  • Toksik eritem (Eritema toksikum): Ortasında sarı kabartı olan yamalı kızarıklıklardır.
  • Hayatın ilk günlerinde oluşur.
  • Bir haftada spontan düzelir.
    z z1
    Toksik eritem
  • Diaper rash: Bez bölgesinde oluşan kızarıklıktır.
  • Basit tip olabileceği gibi mantar veya kontakt dermatitete bağlı olabilir.
  • Basit tiplerde havalandırma ve cildin kurutulması yeterlidir.     
    z    
    Diaper rash
  • Verniks kaseosa: Doğumda cildinde bulunan beyaz yağlı tabakadır.
    z1  z
    V
    erniks kaseosa
  • İktiyozis: Ciltte aşırı derecede soyulma vardır.
  • Ciltte yarıklar oluşur.
  • Post term bebeklerde bu durum daha hafiftir ve parmaklarda ödem yoktur.
    z  z1
    Lameller iktiyozis        Collodion bebek
  • Geçici neonatal püstüler melanozis: Genellikle doğumda vardır.
  • Frajil püstüller vardır.
  • İyileşen yerlerde hiperpigmentasyon bırakır.
  • Bebekler sağlıklıdır.
  • Görünüm endişe verici gibi gözükse de tedaviye gerek yoktur.
  • Herpes ve stafilokoksik deri hastalığından ayırım yapılmalıdır.
  • Püstüllerin içinde nötrofil vardır.
    z mh_capd_fig1-3.tif z2
    Geçici neonatal püstüler melanozis
  • Sklerem: Derinin sertleşmesidir.
  • Yeni doğanda yine oldukça sık rastlanan deri sertleşmelerine derialtı yağdokusunun katılaşmasının neden olduğu saptanmıştır.
  • Temelde yatan bozukluk kan dolaşımının henüz yeterli düzeye ulaşamamış olmasıdır.
  • Giderek kaybolur.Tedavi gerekmez.
  • Periferik dolaşım bozukluğuna bağlı deri ve deri altı dokularda ödem (sklerödem) ve yağ dokusunda sertleşme (sklerema) olur.
  • Sklerem bir sepsis bulgusudur.
    z  z2

    Sklerem
  • Mekonyumla boyanmış  bebek
  • Anne karnında stresle karşılaştığına işaret eder.
    z  z3
    Mekonyum bulaşmış bebek
  • Salmon lekeleri,maküler hemanjiomlardır.
  • Soluk kırmızı renkte, alın, boyun, burun kökü, göz kapaklarında görülür.
  • Bebek bir kaç aylık olunca solmaya başlar, ilk yıl içinde kaybolur.
    z  z2 z1
    S
    almon lekeleri
  • Peteşi ve ekimozlar zor doğum yanı sıra kanama diyatezlerini düşündürür.
    z
    Peteşiler
  • Mongol lekesi :Özellikle sakral bölgede görülebilir.
  • Koyu renkli ciltli olanlarda daha sık rastlanır.
  • Deriden kabarık olmayan şekilsiz koyumavi-gri-siyah lekelerdir.
  • Tedaviye gerek yoktur.
    z z
    Mongol lekeleri
  • Epidermal nevüs: Başlangıçta birkaç vezikül gibi durur.
  • Ancak yakından bakıldığında vezikül olmadığı, sert ve papüler yapıda olduğu görülür.
  • İnflamasyon bulgusu yoktur.
  • Çok yaygın olanlarda başka anomaliler araştırılmalıdır.
    z
  • Melanositik nevüs: Düzdür. Koyu kahverengi-siyah renklidir. Melanosit artışı sonucu gelişir.
    z1
  • Cafe au leit (Sütlü kahve lekesi): Melanotik nevüsden daha açık renklidir.
    cafeaulait2
  • Mottling (Cutis Marmaratus): Genel dolaşım yetmezliği gibi ciddi bir durum belirtisi olabileceği gibi
    deri ısısının geçici oynamalarında da görülür.
    z z1
    Cutis marmaratus
  • Harlequin renk değişikliği (palyaço rengi): Özellikle prematüre veya LGA bebeklerde görülür.
  • Vertex- simfizis pubis hattının tam ortasından geçen bir sınırla vücudun bir yarısı hiperemiye bağlı pembe,
    diğer yarısı soluk görünür.
    z z1
    Harlequin bebek
  • Solukluk: Asfiksi, anemi, şok ve ödem durumlarında saptanır.
  • Pletore: Htc yüksek olduğu durumlarda gözlenir. Pletorede venöz hematokrit>%65 dir.
    z
    Pletore
  • Siyanoz: Dolaşım yetmezliği ve anemide siyanoz baskılanabilir.
  • Pletorik durumlarda SaO2 normal olduğu halde siyanotik görünebilir.
    An infant suffering cyanosis due to heart defect
    Siyanozlu bebek
  • Sarılık: Önce sklerada başlar, sonra yüz ve sonra sırası ile göğüs üstü, batın, ekstremiteler ve ayak tabanı ve avuç işleri sararır.
  • Deriye basılıp, özellikle burun üzerindeki deriye, parmak çekilince yerinde 1 sn kadar kanın çekilmesine bağlı beyazlık oluşur.
    z
    Sarılık
  • Tırnaklar: Prematüre bebeklerde rudimenterdir.
  • Term bebeklerde tırnak yatağı ile aynı boyda iken postterm bebeklerde tırnak yatağından uzundur.
  • Mekonyum doğum sırasında yapılmış ise tırnaklar, cilt ve göbek kordonu boyanmamıştır.
  • Mekonyum daha önceden yapılmış ise tırnaklar kirli yeşil-sarı renkte boyanır.
  • Bu durumlarda cilt ve göbek kordonu da boyanır.
    z
    Baş-Boyun muayenesi
  • Yenidoğanın boynu nispeten kısadır.
  • Genel şekil ve simetri açısından gözlenir.
  • Şişlik açısından palpe edilir.
  • Caput succedanum: Kafa derisinin travmatik ödemidir.
  • Sütürleri aşması sefal hematomun ayırıcı tanısında önemlidir.
  • Yumuşaktır.
  • Doğumda genelde vardır.
  • Üzerine bastırılınca oluşan gode birkaç saat kalabilir.
  • Doğumdan sonra küçülmeye başlar ve 1-2 gün içinde geçer.
    z  z1
    Caput succedanum
  • Sefal hematom: Kafatasını oluşturan kemiklerin dış yüzeyinde yer alan periostun altındaki kanamaları ifade eder.
  • Sütürleri aşmaması ile caput succedanumdan ayrılır.
  • Gergindir.
  • Doğumdan 24 saat sonra belirgin olur.
  • Tek taraflı, sert ve fikse bir yapıya sahiptir.
  • Sıklıkla paryetal kemikte oluşur.
  • Deri üzerinde görünür ekimoz yoktur.
  • Nadiren çift taraflıdır.
  • %10’unda kafatasında kırık saptanır.
  • Çoğu kez kendi kendini sınırlar.
  • Nadiren hipovolemi nedeni olabilir.
  • Hiperbilirubinemi açısından izlenmesi gerekir.
  • Vakum uygulanan doğumlarda sık görülür.
    z  z
    Sefal hematom
  • Subgaleal hematom (Subaponörotik hematom)
  • Subgaleal hematom, epikraniyal aponörozda kan toplanmasıdır.
  • Önde orbita kenarlarından, yandan kulaklara ve arkada boyuna kadar olan bölgeye kadar uzanır.
  • Bebeği hipovolemiye sokacak kadar fazla olabilir.
  • Önemli bir hiperbilirubinemi nedenidir.
  • Doğumda ballote edilebilen kafa derisi şişliği ile tanınır.
  • Saçlı deri fikse değildir.
  • Sınırları tam seçilemez ve sütürleri ve fontanelleri atlayabilir.
  • Şişlik hızla artış gösterebilir.
  • Deri üzerinde daha sonra ekimoz gözlenebilir.
  • %22 mortalite riski vardır.
  • Hipovolemi ve şok  açısından izlenir,ön hazırlıklar yapılır.
    Z  Z2
    Subgaleal hematom
  • Fontanel ve sütür açıklığı
  • Doğumda fontanel genişliği daha küçük iken ilerleyen ilk aylarda daha büyük olduğu görülür.
  • Doğumda sütürler üst üste binmiş şekildedir (overriding).
  • Vajenden geçerken kafa önden arkaya doğru uzar. Bu duruma molding adı verilir. 1-2 gün içinde düzelir.
  • Hidrosefalide sütürler arası geniş olarak palpe edilir.
  • Hidrosefalide ve menenjitte fontanel kabarıklığı, dehidratasyonda ise fontanel çöküklüğü saptanır.
  • Yenidoğanda ön,arka, 2 sfenoid ve 2 lambdoid olmak üzere 6 fontanel vardır.
  • Ön fontanel normalde 1-3 cm olup, 3-18 aylık dönemde kapanır.
  • Diğerleri ilk haftalarda kapanır. Normalde süturler arasında 0.5 cm genişlik olur, kafa içi basınç artarsa genişler.
  • Süturlerin ve ön fontanelin  erken kapanması kraniosinostozis’de görülür.
  • Doğumda arka fontanelin 1 cm’den büyük olması halinde hipotirodizmin ekarte edilmesi gerekir.
    z
    Fontanel ve süturlar
  • Craniotabes: İlk aylarda fizyolojiktir. Rikets, hidrosefali ve osteogenesis imp. da (+)
  • Boyunda kitleler
  • Orta hat kitleleri:
    Guatr
    Tiroglossal kist
  • Yan boyun kitleleri
    Bronkojenik kist
    Tortikolis
    Kistik higroma
    z
  • Klavikula kırığı
  • Kırık olan tarafta şişlik vardır.
  • Elle krepitasyonun hissedilir.
  • Kırık taraftaki üst ekstremite az kullanılır.
    z z1
  • Boyun hareketleri
  • Baş çevresi büyüklüğü
  • Transluminasyon (+)
    Hidrosefali
    Hidransefali
    z  z1
    Hidrosefali      Hidransefali
  • Transluminasyon ( – )
    Depo hastalıkları
    Akondroplazi
    Serebral gigantizm
    Nörokütane sendromlar
    Doğumsal metabolizma bozuklukları
    Ailevi
    z
  • Kafa kemiğinde yumuşaklık
    Osteogenezis imperfekta
    Kleidokraniyal dizostozis
    Laküner kafatası
    Kretenizm
    Down sendromu
    z
    Osteogenezis imperfekta
  • Sürekli küçük fontanel
    Mikrosefali
    Kraniyosinostozis
    Hipertiroidizm
  • Aplazya kutis konjenita
    Kafa derisinde lokalize saç yokluğudur.
    Sporadik veya kromozomal hastalıklarda olabilir.
    z1
    Aplazya kutis konjenita

KBB

  • Kulak anomalisi ve yerleşim çizgisi
  • Burun pasajlarının açıklığı
  • Yarık damak-dudak
  • Makroglossia
    Hipotiroidi
    Down sendromu
    Beckwith-Wideman sendromu (makroglossia, hipoglisemi, hepatosplenomegali,hemihipertrofi,umb.herni,kulak anomalileri)
    Hemihipertrofi (hiperplazi): vücudun bir veya daha fazla parçasının asimetrik büyümesidir.
    İzole olabileceği gibi Beckwith-Wideman sendromu,Proteus Sendromu,Russel-Silver sendromu,Nöröfibromatozis Tip 1,Klippel-Trenaunay-Weber sendromunun bir komponentide olabilir.
    z  z1
    Hipotiroidi        Beckwith-Wideman send.
  • Natal diş
    Gevşek yerleşimlidir.
    Düşen dişin aspirasyonu ve dili ve anne memesini ısırarak zedelemesi nedeni ile çekilmelidir.
    Ellis-van Creveld, Hallermann-Streiff sendromunda da olabilir.
    z1 z
    N
    atal diş
  • Epstein incisi
    Üst damakta genellikle orta hatta dökülmesi gereken epitel artıklarının tutulmasıdır.
    Spontan kaybolmaktadır.
    z z1
    E
    pstein incisi
  • Ranula: Dil altı kistleri
    Dilaltı tükrük bezlerinin tıkanması sonucu oluşur.
    z
  • Epulis
    Diş etleri üzerindeki retansiyon kistleridir.
    z1
  • Frenilum: Dil bağı
    Emzirmeyi güçleştirecek kadar kısa ve gerginse kesilebilir.
    Yoksa 7-8 aylıkken dil hareketlerini engelliyorsa kesilir.
    z
    K
    ısa frenilum
  • Bohn’s nodules
    Üst diş etlerinde küçük kabartılardır.
    Gelişimsel artıklardır.
    Spontan olarak kaybolurlar.
    z
    Bohn’s nodules
  • Küçük tükürük bezleri
    Alt dudağın iç kısmında veziküler yapı gibi gözlenir.
    Küçük tükürük bezlerinin belirgin oluşudur.
    İnceleme ve tedavi gerektirmez.
  • Skin tag
    Preauriküler bölgede yer alabildiği gibi derinin herhangi bir yerinde de oluşabilir.
    Ailevi olabilir.
    Araştırmaya gerek yoktur.
    z2  z1
    Skin tag 

GÖZLER

  •  Gözlere bakış: Bebekler koltuk altından tutularak kaldırılıp öne ve arkaya doğru eğildiğinde gözlerini açarlar. Bu manevra ile gözler zorla açılıp bakılmak zorunda kalınmadan görülebilir.
  • Gözlerde akıntı: İlk iki günde yenidoğanın gözlerinde hafif mukoid akıntı sıktır. Nasolakrimal kanalın kanalizasyon yetersizliği önemli bir sebeptir. Bu durum bir yaşına kadar spontan düzelir.
  • Konjunktivit: Kırmızı ve şiş gözle birlikte görülen akıntı varsa bakteriyel araştırma yapmalı ve tedavi edilmelidir.
  • Katarakt :Tek veya çift taraflı olabilir. Galaktozemi ve mukopolisakkaridozlar düşünülmelidir.
    z
    Katarakt
  • Glokom
    Kornealar iridir.
    Tek veya çift taraflı olabilir.
    Acil tedavi gerektirir.
    Yeni doğan bebekte konjenital glokom şüphesi uyandıracak belirtiler aşırı sulanma, ışıktan kaçma ve kapakların sıkı sıkıya kapanmasıdır. Bebeğin göz küresi dikkat çekecek kadar büyük olabilir.
    “Buftalmi” yani öküzgözü olarak da adlandırılır.
    Kornea olarak adlandırdığımız ön mercek yüksek basıncın etkisi ile renk değiştirmiştir.
    Hafif mavimsi olarak görülür, bebeğin göz rengi ve göz bebeği iyi seçilmez.
    Göz sıvısını dışa çıkaran kanal sistemi özel bir mercekle incelendiğinde sanki üzerinde bir zar var gibi parlak renkte görülür. Tedavide yetersiz ya da geç kalınırsa da görme siniri tamamen atrofiye olabilir.
    zz1  z2
    Konjenital glokom
  • Lökokori
    Oftalmoskop ışığı pupillaya tutulduğunda normalde kırmızı refle alınır.
    İki tarafta da kırmızı reflenin alınması katarakt ve intraoküler patolojinin olmadığını gösterir.
    Kırmızı refle yerine beyaz refle alınıyorsa buna lökokori adı verilir.
  • Lökokori yapan nedenler
    Katarakt
    Retinoblastom
    Koriyoretinitis
    Prematüre retinopatisi
    Persistent hiperplastik primer vitreus
    z z1
    Lökokori ve kırmızı refle
  • Retinal ve subkonjuktival kanamalar: Selimdir.
  • Strabismus
    Bir yaşına kadar zaman zaman olan özellikle içe doğru olan kaymalar normaldir.
    Kaymanın sabit oluşu patolojiktir.
  • Nistagmus: Zamanla düzelir.
  • Göz kapağı ödemi: Doğumdan 1-2 gün sonra azalarak geçer.
  • Lakrimal kanal tıkanıklığı: Göz yaşı sürekli dışarı akar. Sık sık konjuktivite neden olur. Çoğu 1 yaşına kadar düzelir.
  • Koloboma: İrisdeki yarıklardır. Mutlaka göz hekimi tarafından görülmelidir. Wilms tümörü açısından yakın takibi gerektirir.
    z  z1
    Koloboma
  • Yüz görünümü
    Konjenital sendromlara işaret edebilen dismorfik bulgular
    Epikantal katlantılar
    Ayrık yerleşmiş gözler,
    Mikroftalmus,
    Uzun filtrum,
    Düşük kulaklar,
    Kaba yüz görünümü,
    Burun kökü basıklığı.
    Mongoloid yüz görünümü
    Diyabetik anne bebeği görünümü.

Göğüs ve akciğerlerin muayenesi

  • Meme büyümesi
    Anneden geçen hormonlara bağlıdır.
    Sıkılmamalı ve ovulmamalıdır.
    Kendiliğinden düzelir.
    Sıkılırsa enfeksiyon oluşabilir.
    z
  • Deformiteler
    Kunduracı göğsü: Pectus excavatus, Funnel chest
    Güvercin göğsü: Pigeon chest,Pectus carinatus
  • Çekilmeler(Retraksiyonlar)
    İnterkostal
    Subkostal
    Supraklaviküler
  • Burun kanatlarının solunuma katılması: Solunum sıkıntısının ilk belirtisidir.
  • Akciğer seslerinin eşit olup olmaması: Atalektazi, pnömotoraks
  • Raller: Doğumdan hemen sonra duyulan raller ilerleyen saatlerde kaybolur.
  • Yüzeyel solunum: Merkezi sinir sistemi depresyonunda.
  • Apne: 20 saniyeden uzun soluk durması. Bradikardi eşlik edebilir.
  • Supernummerary nipple(Aksesuar meme)
    Sendromlara eşlik edebilir.
    Renal anomali riski yüksektir.
    z
    Aksesuar meme
  • Ksifoidin belirgin oluşu
    Doğal yapıdır.
    Diyaframın alttan yapıştığı yerden yumuşak ksifoidi çekmesi sonucu ksifoidin ucu hafif yukarı doğru kalkar.
    Daha sonra spontan düzelir.
  • Dolaşım sistemi: En az bir kere pulsokismetre ile yenidoğan bebeklerin saturasyonu ölçülmelidir.
  • Siyanoz:Akrosiyanoz (el ve ayak uçlarında) normaldir.
    Santral siyanozun en önemli 3 nedeni vardır
    1- Solunum yolu hastalıkları
    2- Sağdan sola şant
    3- MSS depresyonu
  • Üfürüm: Yenidoğanın ilk günlerinde üfürümlerin çoğu duyulmayabilir. Pulmoner basıncın zamanla azalması sonucu belirgin hale gelebilir.
  • AFN: Tüm yenidoğanlarda kontrol edilmelidir.
  • Aritmi: Annenin hastalıklarına ve kullandığı ilaçlara bağlı olabilir

Karın

  • Bombelik
  • Çöküklük: Hiatal hernilerde karın çökük olabilir.
  • Göbek ve göbek bağı
    z3  Abgefallene Nabelschnur
  • Göbek fıtığı
    z2
  • Göbek granülomu
    Göbek tabanı kuruyana kadar gümüş nitrat ile yakılır.
    z1  Z
  • Umbilikal polip
    Göbekte intestinal mukoza varlığı ile oluşan bir lezyondur.
    Parlak,pembe renkte olup inatçı bir akıntı ve kanama oluşturabilir.
    Gümüş nitrat tedavisine yanıt vermez.
    Kesin tanı biyopsi ile olur.
    Cerrahi tedavi uygulanır.
    z
  • Omfalit
    Göbekte ve/veya göbek etrafında hiperemi vardır.
    Ayrıca göbekte  seröz,irinli ya da kanlı akıntı olabilir.
    z  z1
  • Omfalosel
    Defekt göbek bölgesindedir.
    Umbilikal kord kesenin üzerinden çıkar.
    Herni kesesi vardır.
    Karaciğer ve  bağırsaklar hernie olmuştur.
    Bağırsak yüzeyi normaldir.
    Abdominal kavite küçüktür.
    Ek anomaliler vardır.(daha çok kardiak)
    Z
  • Gastroşizis
    Defekt göbeğin sağındadır.
    Göbek ve umbilikal kord normal yerindedir.
    En çok ince bağırsaklar hernie olur.
    Abdominal kavite uygun boyuttadır.
    Ek anomaliler az görülür./daha çok kriptorşidizm ve intestinal atrezi)
    Z
  • Diyastazis rekti
    Ikınıldığında karnın orta hatta yukarı doğru yükselmesidir.
    İki rektus adalesi arasındaki fasyanın kuvvetsizliğinden kaynaklanır.
    Ksifoid altında ve göbeğin üst kısmında rektus kası fasyasının ayrılması sonucu meydana gelen kabarıklığa diyastazis rekti adı verilir.
    Yatar durumdan oturur pozisyona gelirken daha iyi gözlenir.
    Palpasyonla rektus kasının açıklığı saptanır.
    Klinik önemi yoktur.
    z
    Diyastazis rekti
  • Linea nigra
    Göbek altından aşağıya doğru koyu çizginin bulunmasıdır.
    Koyu renkli ciltlerde gözlenir.
    Selimdir.
    z1  z
    Linea nigra
  • Wharton’s Jelly kisti
    Yalancı kist olarak da adlandırılır.
    Başka anomaliler açısından incelenmesi uygundur.
    Wharton jeli başlıca hyalüronik asit ve condroitin sulfate içeren bir mukopolisakkaritten oluşmaktadır.
    Başlıca görevi kord damarlarını korumaktır.
    Z Z1
    Wharton’s Jelly kisti
  • Hepatosplenomegali
    Karaciğer kosta altında 2 cm kadar palpe edilebilir.
    Dalak nadiren palpe edilir.
    Derin palpasyonla böbrek ele gelebilir.

Karında kitle

  • Renal nedenler
    Hidronefroz
    Multikistik renal hastalık
    Renal ven trombozu
  • Malignansi
    Wilms
    Nöroblastoma
    Teratom
    Konjenital mezoblastik nefroma
    Hepatoblastoma
  • Anterior meningosel
  • Hidrometrokolpos
  • Gastrointestinal sisteme ait nedenler
    Duplikasyon
    Koledok kisti
    Omentum kisti

Batında çöküklük diafragma hernisine bağlı olabilir,karın gerginliğinde ise mekonyum ileusu düşünülmelidir.

  • Glob vezikale: Fonksiyonel, patolojik (meningomiyelosel) veya obstrüktif (posterior üretral valv) olabilir.
  • Batında gaz görünümü
    Gaz yenidoğan döneminde abdominal sorunları incelemek için en ideal kontrasttır.
    24 saatin sonunda rektuma gazın ulaşması gerekir.
  • Mekonyum çıkarma zamanı
    48.saat sonuna kadar mekonyum çıkarmayan yenidoğanlar incelenmelidir.

Anüs ve genital organlar

  • Anal atrezi
  • Ambiguis genitalia
  • Hipospadias
  • Epispadias
  • Fimozis:
  • Vaginal akıntı ve kanama
  • Hidrosel
  • Fıtık
  • İdrar fışkırtma yeteneği
  • Penis boyu
  • Chordee
  • Penis torsiyonu
  • İdrar çıkarma zamanı

Ekstremiteler,sırt ve kalça eklemi

  • Yenidoğanın göz kapaklarında, yüz, el-ayak sırtında ve tibiada ödem olabilir.
    Birkaç gün içinde kaybolur.
    Ayrıca Milroy sendromu ve Turner sendromunda da ayaklarda ödem olabilir.
  • Milroy sendromu (konjenital lenfödem)
    Genellikle doğumda ayak sırtlarında var olan gode birakmayan ödem ile tesbit edilir.
    Yetersiz lenfatik drenaj sonucu oluşmaktadır.
    Hayat boyu sürer,ancak yaşam süresini azaltmaz.
    Tanısı lenfatik sintigrafi ile konur.
    z1 z2
    Konjenital lenfödem
  • Kısalık, polidaktili, anomali: Dismorfik yapı açısından vücut bölgeleri araştırılır.
  • El içi çizgileri:Simian çizgisi
    http://www.drbulentaldemir.com/wp-content/uploads/2014/08/simian.jpg
  • Kifoz, skolyoz
    Vertebral yapının s şeklindeki kıvrımına skolyoz, dışa doğru eğilmesine kifoz adı verilir.
    Vertebra anomalileri araştırılmalıdır.
  • Spina bifida (tıklayınız…)
    Beyin ve omuriliği çevreleyen kemik kanalın gelişimsel defekti sonucunda gelişir.
    Vertebranın arka kolu orta hatta birleşemiyerek yarık şeklinde kalır.
    Bir veya birden fazla vertebrayı etkilenebilir.
    spinabifida1
    Spina bifida
  • Ayak anomalileri
  • Gelişimsel kalça displazisi
  • Sırtta kıllı bölge

 

  • Nörolojik inceleme
    Yenidoğanda santral sinir sistemi henüz tam gelişmemiştir.
    Bu nedenle bu döneme özgü özgü primitif refleksler vardır.
    Bu refleksler ani hareket,dokunma,pozisyon değiştirme gibi uyarılara yanıt olarak oluşur.
    Yenidoğan refleksleri belirli gebelik yaşında ortaya çıkmakta ve doğumdan bir süre sonra da kaybolmaktadır.
    Bu reflekslere yanıtın alınamaması nörolojik bozuklukları  gösterir.
    Uyarıya asimetrik yanıt alınması ise  santral ya da periferik fokal motor bir bozukluğu işaret eder.
  • Yenidoğan refleksleri
    Yenidoğanın nörolojik durumunu en iyi gösteren parametrelerdir.
    Yenidoğan reflekslerinin baskılanmış olması MSS’nin deprese olduğunu gösterir.
    Ciddi bir durumun varlığına işaret eder.
    Moro refleksi
    Moro refleksi, 28. gebelik haftasında alınabilir.
    32. haftada normal yenidoğan reaksiyonu düzeyine ulaşır.
    Genellikle 3. ayda kaybolur.
    Tek taraflı moro refleksi kaybında klavikula kırığı veya brakiyal zedelenmeler düşünülür.
    z  z
    Arama refleksi
    Bebeğin yanağına parmakla dokunulduğunda, bebeğin başını o yana doğru çevirmesi ve parmağı ağzına almaya çalışmasıdır.
     z6  z5
    Emme refleksi
    Bebeğin ağzına parmak sokulduğunda bebeğin emmeye başlamasıdır.
    z4  z3
    Yakalama refleksi
    Bebeğin avuç içine parmak konduğunda bebeğin parmağı yakalamasıdır.
    Tek taraflı yakalama refleksi kaybı klavikula kırığına veya brakiyal zedelenmeler düşündürür.
    Benzer reaksiyonlar ayak tabanına dokunulunca da alınır.
    z1  z
    Asimetrik tonik boyun refleksi
    Bebek sırt üstü yatma pozisyonunda iken, başının bir yana doğru hızla çevrilmesi durumunda, aynı taraf ekstremitelerde ekstansiyon,
    karşı taraf ekstremitelerde ise fleksiyon tarzında hareketlerin görülmesidir.
    ton n1  tonic nef
    Adımlama refleksi
    Bebeğin koltuk altından tutulup ayaklarından biri yere değdirildiğinde diğerini kaldırarak öne doğru adım atmaya çalışmasıdır.
      z7  z2
  • Tonus
    Sağ el bebeğin karnına gelecek şekilde yerleştirilip, bebek yüzü koyun tutulduğunda bebeğin başını kaldırmaya çalışması,
    kollarını  yanlara açılarak yere paralel durmaya çalışmasıdır.
    z1
    Hipotonik bebek
    Hipotoni: Baş düşmesi, kollar ve bacakların aşağıya doğru sarkma durumudur.
    Hipertoni: Bebeğin kazık gibi veya yay gibi geriye doğru gerilmesi durumudur.
  • Hareket özellikleri
    Sırt üstü yatan bir bebekte ekstremiteler hafif fleksiyon pozisyonundadır.
    Kundak yapılarak ekstansiyon pozisyonuna getirmek sakıncalı ve bebeği rahatsız eden bir durumdur.
    MSS depresyonu olan bebeklerin kolları ve bacakları tamamen ekstansiyon pozisyonundadır.
    Kollar yukarı-aşağı ve sağa-sola doğru, bacaklar fleksiyon-ekstansiyon yönünde asimetrik olarak hareket eder.
    Hareket etmeyen ekstremitede patolojik sorunlar araştırılır. (Klavikula kırığı, brakiyal pleksus zedelenmesi, septik artrit, kırık, çıkık, yumuşak doku zedelenmesi…)
    Tremor, jitteriness
    Santral sinir sisteminin etkilendiği durumlarda ve metabolik hastalıklarda  oluşabilir.
    Periferik fasyal sinir zedelenmesi
    Yüz siniri zedelenmelerinde bebek ağlarken ağzını sağlam tarafa doğru hareket ettirir.
    Paralizinin bulunduğu tarafta ise  hareket olmaz.
    Bebek tutulan tarafdaki göz kapağını kapatamaz.
  • Yenidoğan bebekte dikkat edilmesi gereken durumlar
    <1500 gr (ÇDDA)
    Major doğumsal anomaliler
    Solunum sıkıntısı (Siyanoz, takipne veya apne, inleme, çekilme)
    Havale geçirme
    Hidrosefali, Mikrosefali
    Tonus artışı/azalması
    Letarji, aşırı uyuklama hali
    Hipo/hipertermi (< 36.5, >37.5)
    Emmeme
    Gevşek, sulu, kanlı dışkı
    Sarılık
    Göbek kökünde kızarıklık, akıntı, kötü koku
    Organ büyüklükleri, kitleler
    Nöral tüp defektleri
    Sayısı 5’den fazla veya büyük püstüller
    Purpura